Yurt filmini İKSV’de seyretmiştim, film çok naif olmak ile beraber pek çok konuya gem vuruyor. 1996 yılında ergenlikte yurtta kalan bir öğrencinin yurt, ev,okul ve sosyal hayatından objektif bir kesit olarak tanımlayabilirim. Nehir Tuna ‘nın ilk filmi tebrik ederim. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, İstanbul Film Festivalinde ulusal yarışmanın Altın Lale yani en iyi film ve en iyi görüntü yönetmeni ödülünü aldı.
Film adete 1990’lı yılların Türkiye panoramasını gösteriyor, hem ülkede secular yönetilmek isteyen gruplar hem de dini kurallar ile yönetilmek isteyen grupların okullar,toplum ve özelik ile yurt faaliyetlerini anlatıyor. Filmde oyunculukları ile göz dolduran Can Bartu Arslan, Tansu Biçer ve özellik ile Doğa Karakaş performansları harika idi. Filmin görüntü yönetmenin başarılı açıları ve siyah beyaz’dan ve renkli sahnelere geçiş sekansları da filme ayrı bir hava verdi.
Ana karakter Ahmet, babası zengin bir iş insanı ve dini yurtta çok destek olan birisin. Çocuğunun hem İngilizce eğitim veren bir okulda eğitim alması, hem de dini eğitim veren bir yurtta kalmasını ister. Yurttun kuralları zor şartları vardır. Haksız yere aldığı cezaları oyun haline getirir iken ondan bir kaç yaş büyük Hakan ile bir arkadaşlık geliştirir ama dostlukları dert ortaklığı hatta yurttun baskısından kaçma planları yapmaya kadar ilerler. O sırada Ahmet okuduğu okuldaki kıza aşık olmuştur ama okuldaki çıkan “aczmendi var” dedikoduları kıza açılmasını engeller. Ahmet’in babası ile olan çekişmeler annesini zayıf destekleri işin içinden çıkılmaz bir düğüm oluşturur.
Filmde Ahmet’in ergenlik çatışması, çevre baskısı ve yurtta ki problemleri işin içinden çıkılmaz hale gelmiş ve kişilik çatışmasına dönmüştür. Genel de Reha Erdem filmlerinde çalışmalar yapan Fransız görüntü yönetmeni Florent Herry başarılı kareleri filmin amacına uygun görüntüler sergiletiyor. Avi Medina başarılı lirik bir hava katmış filmin müziğine. İyi Seyirler.